TÜM YÖNLERİYLE HUZUR HAKKI UYGULAMASI
Şirket ortakları kendi şirketlerinden aldıkları maaş ve diğer ücretlerin mevzuatta tam olarak açıklık olmadığı için gerek uygulamada gerek hesaplanmasında karışıklar çıkmaktadır. Kâr dağıtımı yapmayan şirketler neden huzur hakkı ödüyor gibi soruların cevapları ve huzur hakkı ücretini mevzuat ve uygulama açısından ele alınmıştır.
İlk başta huzur hakkı kimlere ödenir bunun bilinmesi gerekir.
1. Huzur hakkı A.Ş. Yönetim kurulu üyelerine ödenir.
2. LTD.ŞTİ. Şirket müdürüne uygulanır.
Huzur hakkı ücretini vermek için karar defterine karar alınıp şirket ortaklarının imzalamasi gerekir ancak noter tasdiki gerekmemektedir. Huzur hakkı kararı eğer ileride bir itiraz olmayacak ise tescil gerektirmez. Bordro düzenlenecek ve bu bordo’da Gelir vergisi ve Damga vergisi kesilir. (Vergi Dilimlerine göre kesinti yapılır) Yıl içinde ücretli çalışan(işçi) dahi olmuş olsa o kişiye ait aynı işverene tabi gelir vergisi matrahı varsa kişinin gelir vergisi matrahı dikkate alınarak vergi kesintisi yapılır.
Huzur hakkının nasıl hesaplanacağı ait bir örnekle açıklayalım. A Ltd.Şti. şirket müdürüne genel kurulca aylık net 10.000,00 Tl huzur hakkı ödeneceği kararı alınmıştır
Net Huzur Hakkı : 10.000,00 TL
Gelir Vergisi Oranı : Yüzde 15 (Artan Oranlıdır)
Damga Vergisi Oranı : Binde 6,6
Brüt Tutar : 11.575,90 TL
Gelir Vergisi : 10.000*0,15 = 1.500,00 TL
Damga Vergisi : 11.500*0,0066 = 75,90 TL
Huzur hakkı ödemeleri ücret sınıfına girdiğinden dolayı asgari geçim indirimine tabidir.
Türkiye genelinde iş kanununa tabi en az 10 işçi bulunan işverenler, istihdam ettikleri her bir çalışanın maaşını bankalar kanalıyla ödeyecek fakat huzur hakkı iş kanununa tabi ödenen bir ücret olmadığından banka yoluyla ödenme zorunluluğuna tabi değildir.
Huzur hakkında uygulanacak gelir vergisi ücret gibi artan oranlıdır ve ödenecek net huzur hakkı tutarı önce brütleştirilir ve brüt huzur hakkı üzerinden gelir vergisi ile damga vergisi sonraki ayın muhtasar beyannamesinde 012 diğer ücretler kısmında beyan edilerek tahakkuk ettirilmesi gereklidirHuzur hakkı bir ücret gibi vergilendirilir. Huzur hakkı bir iş akdine bağlı işçi işveren ilişkisi olmaksızın ödendiğinden sigorta primine tabi değildir. Gelir vergisi ve damga vergisine tabidir. Huzur hakkı için ayrı bordro düzenlenmelidir.
Ödenecek huzur hakkı miktarını kanunda belirtildiği üzere ana sözleşmede belirtilmemişse genel kurul belirler ve huzur hakkı tutarının alt ada üst sınırı yoktur ancak işletmedeki ücret skalasına göre yüksek olması kar dağıtımı olarak sayılabilir dikkat edilmesi gereken diğer husus ise huzur hakkı toplantı başına verilir. Toplantıya katılanlara farklı huzur hakkı verilmesi doğru değildir. Huzur hakkı her ortak için aynı olmalıdır.
Söz konusu kanun maddesi Anonim şirketler için düzenlenmiş olup Limited Şirketler için herhangi bir düzenleme yoktur ve aslında bakıldığında limited şirketlerde uygulanmaması gereklidir ancak bu konuda engelleyici bir hükümde olmadığından limited şirketlerde de uygulandığı gözükmektedir dikkat edilmesi gereken konu işlevi bakımından Anonim Şirketlerdeki YK üyelerine benzeyen müdür sıfatına sahip limited şirket ortaklarına huzur hakkının ödenmesine yönelik şirket ana sözleşmesinde bir düzenleme yapılmasında herhangi bir engelin olmadığı sonucuna varılabilir ancak kanun maddesine göre müdür olmayan ortaklara huzur hakkı ödenmemesi gereklidir hatta bu konuda verilen muktezada limited şirketlerde sadece ortak olan müdürlere huzur hakkı ödenebileceği müdür olmayan ortaklara huzur hakkı ödenemeyeceği belirtilmiştir (İlgili Mükteza- Bursa Vergi Dairesi Başkanlığı, 14.04.2003 tarih ve B.07.4.DEF.O.I6.11;GVK:190-03-21 sayılı özelge)
Vergi Hukuku Açısından Durum
GVK’muzun 61’inci maddesinde ücret, işverene tâbi ve belirli bir işyerine bağlı olarak çalışanlara hizmet karşılığı verilen para ve ayınlar ile sağlanan ve para ile temsil edilebilen menfaatler olarak tarif edildikten sonra, çeşitli ödemelerin ve bu meyanda yönetim ve denetim kurulu üyeleri ile tasfiye memurlarına bu sıfatları dolayısıyla ödenen ve sağlanan para, ayın ve menfaatlerin ücret sayılacağı açıklanmıştır.
Öte yandan, GVK’nun 41’inci maddesinin 2 numaralı bendinde, ticarî işletmelerde teşebbüs sahibinin kendisine, eşine ve küçük çocuklarına işletmeden ödenen aylıklar, ücretler ve benzerlerinin gider yazılamayacağı açıklandıktan sonra maddenin son fıkrasında, bu hükmün uygulanmasında kollektif şirket ortakları ile adî ve eshamlı komandit şirketlerin komandite ortaklarının teşebbüs sahibi sayılacakları açıklanmıştır.
Bu hükümlere göre :
Ferdî ticarî işletmelerin sahipleri ve kollektif şirket ortakları ile adî ve eshamlı komandit şirketlerin komandite ortaklarına hizmetleri karşılığında sağlanan menfaatlerin ücret sayılması ve ticarî kazançtan gider olarak indirilmesi mümkün değildir. (GVK’nun 41 inci maddesi)
Teşebbüs sahibinin eşine ve küçük çocuklarına ödenen ücretlere gelince bunların ücret olarak GV stopajına ve SSK’na tâbi tutulması gerekmekle beraber gider yazılması imkânsızdır.Bütün bu konularda Maliye Bakanlığı’nın çok sayıda muktezası ve Danıştay’ın kararları vardır.Buna karşılık, anonim ve limited şirket ortakları ile hisseli komandit şirketlerin komanditer Ortaklarına, her çeşit hizmetleri karşılığında bu şirketlerden ödenen ücretlerin, GVK’nun 61.maddesi kapsamına giren birer ücret ödemesi olması sebebiyle vergi tevkifatına tâbi tutulması zorunlu ve gider yazılması mümkündür.
Öyle ki, GVK’nun 61’inci maddesi, borçlar hukuku, iş hukuku ve sosyal güvenlik hukukundaki anlamı ile aslında hizmet erbabı ücreti değil vekâlet ücreti sayılan yönetim kurulu ücretlerini dahî ücret saymak suretiyle GV tarifesi üzerinden vergi tevkifatına tâbi tutmuş ve GVK’nun 40’ncı maddesi ile bunlar hizmet erbabına ödenen ücret sayılarak ticarî kazançtan indirilecek gider kabul edilmişlerdir. Bütün bu ödemelerin ticarî kazançtan indirilebilmesi için, bunların muvazaadan arî olarak ödenmeleri ve örtülü kazanç (KVK’nun 17 nci maddesi) sayılmayacak bir seviyede olmaları zorunludur.
Örneğin, yönetim ve denetim kurulu üyelerine bu sıfatla yaptıkları hizmetler dolayısıyla her toplantı başına huzur hakkı olarak veya aylık ya da yıllık ücret şeklinde ödenen ücretlerin, bunlar tarafından verilen hizmetler ve yüklenilen sorumluluklarla mütenasip ve emsallerine uygun bir seviyede olmak şartı ile gider yazılmaları mümkündür. Üyelerden biri veya birkaçı, genel kurul ve yönetim kurulu kararı ile üyelik dışında murahhas aza veya genel müdürlük tayini ile memur olarak belli görevleri yapmak üzere görevlendirilmişler ise, onlara bu sıfat ve görevleri dolayısıyla ödenecek ücretler yönünden de durum aynıdır.
Türk Ticaret Kanuna Açısından Durum
Türk Ticaret Kanunun 333.Maddesinde aksine esas mukavelede hüküm olmadığı için idare meclisi azalarına her toplantı günü için bir ücret verilir. Ücret miktarı esas mukavelede tayin edilmemişse umumi heyetçe tayin olunur.
Bu kapsamdan anlayabileceğim Anonim şirketlerde yönetim kurulu üyelerine ödenebilecek olan huzur hakkı, sabit bir ücret şeklinde tespit edilebilmektedir. Ancak limited şirketler için müdür sıfatına sahip ortaklar ve müdür olmayan ortaklar hakkında huzur hakkına ilişkin bir düzenleme Türk Ticaret Kanunu’nda yer almamaktadır. Ancak vergi kanunumuz açışından böyle bir engel olmadığı için limited şirketlerde müdür olmayan ortaklarda huzur hakkı alabilmektedir.
Sonuç
Sonuç olarak, yukarıdaki açıklamalar çerçevesinde, ortağı olduğu şirket için mesai harcayan kişiler bu şirketten ücret alabilirler. Böylelikle şirketin kârı ve dolayısıyla vergisi azalmış bunun yerine ücret geliri ve ücrete ilişkin vergi yükü tezahür etmiş olur. Bugün için bu iki yük arasındaki fark çok büyüktür. Yeni vergi kanunu tasarısının kanunlaşmasıyla bu fark azalacak olmakla birlikte, duruma göre ücret almak tercihinde bulunulması vergisel avantaj sağlamaya devam edecektir. Kâr dağıtımı kurumlar vergisinden indirilemezken huzur hakkı bir gider olarak indirilebilir buda şirketlerin huzur hakkını seçmelerinin en büyük sebeplerindendir.
Teşekkürler,
Cengiz SİRGÜVEÇ